Sevr Sendromu

Vikipedi, özgür ansiklopedi

Sevr Sendromu, Türkiye'nin Batı ile travmatik geçmişine dayalı Türklerin Batı'ya duyduğu güvensizliği ifade eder.[1] Bu sendromun kökeni, Türklerin öncesinde Hristiyan halklara ait olan Anadolu'ya ve Rumeli'ye yerleşmeleri gerçeğine dayanır. Anadolu'ya yerleşen Türklerin ardından Konstantinopolis'i ve Doğu Roma İmparatorluğu'nun Balkanlardaki topraklarını ele geçirmesiyle Avrupalı Hıristiyanların rövanşizmine gerekçe yaratılmıştır. Sevr Sendromunun etkisiyle milliyetçi Türklere göre Haçlı Seferleri ile başlayan Avrupa'nın Türkleri Hristiyan topraklarından gönderme misyonları hiç bitmemiştir. 16. yüzyılın başında Avrupalılara uygulanan kapitülasyonlardan 2. Dünya Savaşı sonrasında Avrupa ve Amerika'nın Türkiye üzerindeki ekonomik ve askeri etkilerine kadar tüm Avrupa tutumlarının ardında "haçlı ruhu"nun var olduğuna inanılmaktadır.[1] Bu inanç genellikle bir komplo teorisi olarak tanımlanır.[2][3]

Sevr Sendromu ismini 1920'de imzalanan Sevr Antlaşması'ndan alır.[4] Osmanlı'nın Arap vilayetleri Fransa ve İngiltere tarafından ele geçirilmiş, antlaşmaya göre kalan toprakların bir kısmı da Yunanistan, Ermenistan ve İtalya'ya bölüştürülmüş ve Kürtler de özerk bir bölge elde etmişti. Antlaşmada Avrupalıların 19. yüzyıldan beri endişesini taşıdığı azınlıkların kaderi konusu geniş çapta ele alınmıştı.[5] Türk maliyesi Fransız, İngiliz ve İtalyan kontrolüne girecek, 1914'te feshedilen kapitülasyonlar müttefik devletlerin vatandaşları lehine tekrardan kurulacaktı.[6] Antlaşmanın sertliğinden ötürü Türk nüfusunun büyük bir kısmı ve birtakım Kürt önderleri Mustafa Kemal'in etrafında toplanıp direniş gösterdi. Direnişin sonunda başarıya ulaşmasıyla 1924'te imzalanan Lozan Antlaşması, Sevr Antlaşması'nın yerine geçti. Bu başarıya rağmen 1920 felaketinin olası tekrarına duyulan korku Türk halkında sürmeye devam etti.[5] Bu korku, Türkiye Cumhuriyeti'nin kurucu ideolojisi Kemalizm ile varlığını güçlendirmiş, ülkenin tamamına yayılmıştı.[7]

Türkiye'de cumhuriyetin ilanından sonrasında da İkinci Dünya Savaşı, Kıbrıs Harekâtı, terörizm ve darbeler sebebiyle Türk halkında Sevr Sendromu varlığını sürdürmektedir.[8] Sevr Sendromu'nun baskın olarak tekrar hissedilmeye başlaması, Kürt ayrılıkçı silahlı örgütü PKK'nin yükselişte olmasıyla gelen ülkenin bölünme korkusunun arttığı 1990'lı yıllara dayanmaktadır.[9] Danimarkalı siyaset bilimci Dietrich Jung'a göre Türkiye'nin Kürt ve Ermeni sorunlarına karşı titiz tutumunun sebebi Sevr Sendromu'dur.[8]

OSIAF-Boğaziçi 2003 verilerine göre, Türk kamuoyunun %63'ü Batılılaşma yerine geleneklere dayanmanın daha olumlu bir sonuç yaratacağını, %54'ü Avrupalıların geçmişte olduğu gibi Türkiye'yi bölmeye çalıştığını, %46'sı Avrupa'nın Türkiye'ye yaklaşımının arkasında "Haçlı ruhu" olduğunu, %41'i de Avrupa Birliği reformlarının Osmanlı kapitülasyonlarından farksız olduğunu kabul etmeye eğilimlidir.[7]

Türkiye'nin iç ve dış politikasında etkisi[değiştir | kaynağı değiştir]

Sevr Sendromu; dış politikada Türkiye'nin izolasyonalizme, iç politikada ise "Batısız Batılılaşma"sına yol açmıştır.[7]

İzolasyonalizm[değiştir | kaynağı değiştir]

İzolasyonalizm, Sevr Sendromunun, Türkiye'nin Avrupa devletleriyle ideolojik ve kurumsal mesafe kurmasına sebep olan dış siyaset etkisidir. Türkiye, Batılı devletlere güvenmeme durumundan ötürü Batı dünyasıyla ekonomik, siyasi ve kültürel paktlara ve ittifaklara uzak bakmıştır.[1]

Batısız Batılılaşma[değiştir | kaynağı değiştir]

Batısız Batılılaşma veya Avrupasız Avrupalılaşma; siyasi, askerî ve ekonomik birlik gibi konularda Avrupa'ya mesafe kurarak Türkiye'nin kendi içinde Batılılaşma politikasıdır. İkinci Dünya Savaşı'na kadar kendi içinde bir birlik oluşturamayan Batı dünyası sebebiyle devam eden bu politika, savaş sonrasında Batı'nın birleşmesi üzerine Türkiye'nin NATO ve AET'ye girmesi ile etkisini azaltmıştır.[10]

Kaynakça[değiştir | kaynağı değiştir]

  1. ^ a b c Yılmaz, Hakan (Mart 2006), Karlsson, Ingmar; Melin, Annika Strom (Ed.), Türkiye'de Milliyetçi Avrupa Şüpheciliğinin İki Dayanağı: Tanzimat Sendromu ve Sevr Sendromu, İstanbul: İsveç Araştırma Enstitüsü, ss. 25 - 45 
  2. ^ Guida, Michelangelo (2008). "The Sèvres Syndrome and " Komplo " Theories in the Islamist and Secular Press". Turkish Studies. 9 (1): 37-52. doi:10.1080/14683840701813994. 
  3. ^ Nefes, Türkay Salim (2013). "Political Parties' Perceptions and Uses of Anti-Semitic Conspiracy Theories in Turkey". The Sociological Review. 61 (2): 247-264. doi:10.1111/1467-954X.12016. 
  4. ^ Alpay, Şahin (7 Temmuz 2009). "'Sevr Sendromu' nedir ve neden azar?". Zaman. 25 Aralık 2013 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 25 Temmuz 2013. 
  5. ^ a b SCHMID, Dorothée (13 Nisan 2015), Turkey: the Sèvres Syndrome, or the Endless War (İngilizce), ifri, ISBN 978-2-36567-381-5 
  6. ^ Erim, Prof. Dr. Nihat (1953). Devletlerarası Hukuku ve Siyasi Tarih Metinleri. Ankara: Türk Tarih Kurumu Basımevi. s. 539-543. 
  7. ^ a b c Karlsson, I.; Strom, A. (2006), Türkiye'de Milliyetçi Avrupa Şüpheciliğinin İki Dayanağı: Tanzimat Sendromu ve Sevr Sendromu, Türkiye, İsveç ve Avrupa Birliği: İsveç Araştırma Enstitüsü, ss. 25-45 
  8. ^ a b Çelik, Ozan Ali (2020), Sevr Sendromu ve Geniş Ölçekte Etkisi, Stratejik ortak, 1 Kasım 2020 tarihinde kaynağından arşivlendi, erişim tarihi: 28 Ekim 2020 
  9. ^ Gül, M. (2016), GÜVENLİKTEKİ KAVRAMSAL DEĞİŞİM VE TÜRKİYE’NİN GÜVELİK YAKLAŞIMI VE POLİTİKALARINA ETKİLERİ, 21 (1), Türkiye: Süleyman Demirel Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Dergisi, ss. 303-320 
  10. ^ Yılmaz, Hakan (1 Ocak 2009), Esen, Oğuz; Filiz, Başkan (Ed.), Türkiye'de Avrupa Şüpheciliği: Siyasi seçkinler ve kamuoyundaki eğilimler, Ankara: Eflatun Yayınevi, ss. 61-74